21 Aralık 2015 Pazartesi

GELENEKSEL PAZARLAMA VE REKLAMCILIK ANLAYIŞI

BİRİNCİ BÖLÜM

GELENEKSEL PAZARLAMA VE REKLAMCILIK ANLAYIŞI

Teknolojinin değişimi ve gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkan yeni reklam ve pazarlama türleri geleneksel reklam ve pazarlama anlayışına yeni bir soluk getirilmesi gerekliliğini doğurmuştur. Bu bölüm, çalışmanın ana konusu olan tablet bilgisayar ve akıllı telefonlar yoluyla yapılan reklam türlerinden olan “arttırılmış gerçeklik ve karekod uygulamalarının pazarlama alanında kullanımı” konusuna bir geçiş amacı taşımaktadır. 

1.     GELENEKSEL PAZARLAMA ANLAYIŞI

Genel bir tanım olarak pazarlama; tüketicilerin gereksinimlerini ve beklentilerini anlama ve bu çerçevede hizmetlerin ne biçimde tasarlanıp sunulabileceğini planlama işlemidir.[1]Pazarlama karması ise bir ürün veya hizmetin akla düşmesiyle başlar ve ürünün fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasını içeren süreci kapsar. Pazarlama karmasının ilk olarak Neil Borden tarafından ortaya atıldığı ve söz konusu karmanın 12 farklı bileşeninin (ürün planlama, ücretlendirme, markalandırma, dağıtım kanalı, kişisel satış, reklâm, satış tutundurma, ambalajlama, gösteri, hizmet verme, insan gücü ve analiz) olduğu ifade edilmektedir.[2] Bu bileşenlerin sadeleşmesiyle birlikte 1962 yılında geliştirilen pazarlama karması, pazarlamada kullanılan önemli kavramlardan biri olarak literatürde yerini almıştır. Pazarlama karmasında yer alan dört elemanı (ürün, yer, fiyat, tanıtım) ifade eden İngilizce kelimelerin (product, place, price, promotion) baş harflerinden yola çıkarak, pazarlama karması “4P” şeklinde oluşturulmuştur.[3] Pazarlama karması geleneksel pazarlama anlayışının temelini oluşturmaktadır.
Teknolojinin ilerlemesi ve özellikle internetin çok yaygın bir iletişim ağı haline gelmesiyle küreselleşme ortaya çıkmış ve artık dünya tek bir pazar haline gelmiştir. Yine teknolojik ve küresel faktörler sayesinde iletişim artmış, insanlar tüm dünyaya kolay erişir hale gelmiştir. Bu durum, insanların eğitim ve iletişim düzeylerinin artmasını sağlamıştır. Bu değişim sürecinde, pazarlama tanımı, kapsamı ve rolü dâhil pek çok kavram değişmiştir. İşletmelerde organizasyon yapıları bile değişerek, pazarlama etrafında odaklanıp, tüm işletme çalışanlarının ana amacı pazarlama haline gelmiştir.[4]
Tüketicilerin eğitim ve iletişim düzeylerindeki artışla değişen tüketici pazarının, teknolojinin ve küreselleşmenin gelişimiyle, pazarlama anlayışında da bir takım değişimler olmuştur. Meydana gelen bu yeni pazarlama anlayışıyla kıyaslama yapılırken klasik pazarlamanın başlangıcından beri gelen anlayışı “geleneksel pazarlama” olarak nitelendirilmiştir.[5]
Çağdaş ve tüketici yönlü pazarlama anlayışına kadar olan geleneksel pazarlama anlayışlarında müşteri hep göz ardı edilmiş ve arka planda kalmıştır. Bu anlayışlarda hareket noktası ürün ve hizmetleriyle sınırlı kalmış, müşteriler ise ürün veya hizmetleri satın almaya hazır, hiçbir beklentileri ve kendilerine özgü ihtiyaçları olmayan alıcı kitleler olarak görülmüştür. İşletmeler, üretim tekniklerini geliştirmeye, üretimi daha çok arttırmaya yönelmiş ve kitlesel üretime giderek, tüm çabalarını yalnızca ürün miktarı ve ürünün kendisi üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Satış anlayışında ise, işletmeler daha çok satış tutundurma yöntem ve araçlarıyla tüketicilerin ilgisini çekmek ve onları satın almaya ikna etmek yoluyla satışlarını arttırıp, kâr sağlamaya yönelmişlerdir.[6]




[1] Suzanne Walters, “Marketing: A How-To-Do Manual for Librarians”, New York: Nealschuman, 1992, s.36.
[2] Mohammed Rafiq - Pervaiz Ahmed, “Using The 7Ps As A Generic Marketing Mix: An Exploratory Survey of UK and European Marketing Academics”, Marketing Intelligence and Planning,  Vol 13, 1995, ss. 4-5.
[3] İlhan Cemalcılar, “Pazarlama Karması Kavramında Yeni Gelişmeler”, Pazarlama Dünyası, 1987, s. 23.
[4] M. Nurettin Alabay, “Geleneksel Pazarlamadan Yeni Pazarlama Yaklaşımlarına Geçiş Süreci”, D.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, , C.15,  s.2, 2010, s. 213.
[5] Alabay, a.g.m. , s. 214.
[6] Nedim Bayuk, “Global Çağda Müşteri ve Pazarlama Anlayışı”, Pazarlama Dünyası Dergisi, Sayı: 2001-2, İstanbul, Mart-Nisan, 2001, s. 2

FATİH BİLİCİ
bilicifa@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder